Ev arkadaşlığı genel itibariyle yalnız üniversite
öğrencilerine mahsus bir durum gibi görünse de, hepimiz biliyoruz ki özellikle
de büyük şehirlerde tek başına ev geçindirmenin zorluğu sebebiyle insanlar iş
güç sahibi olsalar da ev arkadaşı olmaktan maalesef vazgeçemiyor. Fakat
şüphesiz ki biriyle birlikte yaşamak, ne kadar yakın arkadaşınız olursa olsun
zor bir durum. Fakat madem ki şartlar bu, en azından ortamı daha yaşanılabilir
kılabiliriz değil mi?
Ev arkadaşlığında en önemli problemler aslında salon, mutfak
ve banyo gibi ortak kullanım alanlarında çıkmakta. Yoksa insanlar çok ekstrem
bir durum olmadıkça birbirlerinin özel yaşam alanlarına karışmıyorlar. Ortak
alanda çıkan en büyük tartışmaların sebebi de şüphesiz ki temizlik. Çok klişe
bir öneri olacak ama gerçekten de “herkes kendi dağıttığını toplasa” ortada hiç
problem kalmayacak. Tamam anlıyorum, yani insan her gün bulaşık yıkamak,
sehpayı lavaboyu silmek istemeyebilir ama bunun da önüne görev paylaşımıyla
geçebilirsiniz.
Örneğin ben üniversitedeyken üç kişi aynı evde kalıyorduk ve
sözlü dile getirmiş olmasak da süreç içinde doğal bir görev dağılımı yapıldı
aramızda. Ben yemekleri yapıyordum, bir arkadaşım bulaşıkları yıkıyor, diğeri
de hafta sonlarında ortalığı temizliyordu. Bunu hiçbir zaman resmi bir
görevmişçesine birbirimize söylemedik tabi. Yani ben arkadaşıma hiçbir zaman “bugün
bulaşıklar yıkanmamış ne bu böyle” demedim örneğin. Müsaitsem ve görmüşsem ben
yıkadım. Yeri geldi ben eve geç geldiğimde bir başkası yemeği yaptı. An geldi
hafta sonu üçümüz birden girişip temizledik evi.
Yani demek istediğim, yaşam alanınızı daha yaşanılabilir
hale getirmek istiyorsanız aslında birbirinize zorunlu görevler vermek yerine
“hangimiz müsaitse” sistemini geliştirin. Tabi suistimal edilmeye fazla müsait
bir tavır bu. Yani ev arkadaşı seçerken buna dikkat etin. Ne siz suistimal
edin, ne de o sizi etsin. Böylece gül gibi yaşayıp gidin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder